Ali Bayramoğlu
alibayramoglu@tnn.net19 Kasım 2009 Perşembe
CHP ve faşizm…
CHP nasıl bir parti?
Nasıl tanımlanması gereken parti?
Bu sorulara yanıt vermek git gide zorlaşıyor, daha doğrusu verilecek yanıtlar git gide daha keskin hale geliyor.
Bu partinin ileri gelen zatlarından Kemal Anadol, çok değil bundan birkaç ay önce tek parti dönemini övüyordu.
Onur Öymen, partinin fiili ve fikri ikinci adamı, Dersim katliamını doğrulayan ve öven sözler sarf ediyordu.
Her hangi bir hukuk devletinde siyaseten ve ahlaken otoriter dönemleri referans alan, yapılan baskı ve katliamları siyaset olarak yorumlayan kaç örnek bulabilirsiniz?
İç savaşa öykünen bir İspanyol siyasetçisi, Nazi dönemini hatırlayan bir Alman ya da faşist İtalya'yı özleyen bir İtalyan düşünülebilir mi?
Bir arıza, bir münferit olaydan söz etmiyoruz…
Onur Öymen'le sınırlı bir durum da değil, CHP'nin son dönemdeki ruhunu, özünü tam olarak yansıtan bir hal var karşımızda. Bölünme, tehdit, düşman algılarını pompalayan, sorunlar karşısında çözüm fikri ve adımlarını dışlayan, siyasetsizliği merkez alan bu anlayış, Türkiye'nin önündeki en büyük sorundur, en büyük beladır.
Değişir mi CHP?
Hiç sanmıyoruz…
Onur Öymen sözleri, gereğini yap diyen bir Kılıçdaroğlu'na verdiği "gereğini yapıyorum, ******çülüğü savunuyorum" yanıtı birkaç yere birden vuruyor.
CHP'nin açık ve gerçek kimliği bu yanıtta gizlidir…
CHP'nin ******çülük'ten anladığı budur, katliamlar, otoriter baskı düzen ve siyasetleridir.
CHP'nin siyaset karşısında savunduğu ve öykündüğü katliamlar, otoriter baskı düzen ve siyasetleridir.
Son yıllarda gelişmeleri ve CHP'nin tavrını yan yana koyun:
Kıbrıs meselesinde çözüme ve Annan Planı'na itiraz…
AB müzakere metnine itiraz…
AB reformlarına itiraz…
MGK'nın yeni yapılanmasına itiraz…
Askeri vesayetin kırılmasına yönelik tüm adımlara itiraz…
Kürt sorununun çözümünde her türlü demokratik ve siyasi adıma itiraz…
Ergenekon davasına itiraz, dahası Ergenekoncuların avukatlığına soyunma…
Ermeni açılımına itiraz…
Askerin her hamlesine, Ergenekoncuların her iddiasına destek, parti kapatılma davalarına destek…
MHP'yle hemen her konuda aktif işbirliği…
Peki sonuç?
Sonuç gerçekten vahimdir. Korkunun, siyaset düşmanlığının, açık toplum karşıtlığının ana muhalefet olarak örgütlenmesi son derece ciddidir.
Eğer varsa, CHP'nin bugün temsil ettiği siyaseti şöyle tanımlamak mümkündür:
"Laikliği bir anksiyete, bu anksiyeteyi ise siyasa haline dönüştürmek… "
Nasıl?
"Laiklik"ten hareketle "düzeni koruma" ve "bozulanı yeniden kurma" güdüsüyle hareket ederek…
Bu kaygıyı derinleştirecek her türlü girdiyle savaşa girerek…
Bu yolla laiklik ilkesini "anti-emperyalizm", "ulusçuluk" "AB'ye karşıtlık", "sivilleşmeden endişe", "demokratikleşmeye mesafe" gibi tutumlarla aynı kılmak ve yeniden tanımlayarak…
Açıktır:
Düşman fikri üzerine kurulu, topyekûn ideolojinin güler yüzlü biçimini temsil eder CHP…
Kendi başına dar bir alanda yaşamakla da yetinmez…
Bu haliyle binlerce insanı siyaset dışı bırakır.
Kimisi onun vesilesi ve itmesiyle, siyaset karşıtlığını siyaset ilan eder, kimisi bu yüzden ondan uzaklaşır ve siyaset dışı kalır…
Sadece 21. yüzyıl tipi bir faşizmi ifade etmekle kalmıyor CHP…
Ülkenin bölünmesine, anksiyeteye sürüklenmesine yol açıyor…
Bir kast sistemini, laikliğin iç krizini, militarizm bunalımını temsil ediyor…
O parti değiştiği gün Türkiye de gerçekten değişmiş olacaktır…
Radyo 
Anasayfa