Dialogname
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
Dialogname

Dünyanin tekeri, ileride döner geride...
 
Dialogname.de  RadyoRadyo  AnasayfaAnasayfa  Latest imagesLatest images  AramaArama  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

 Başka kimse yok mu...

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Babacan




Mesaj Sayısı : 167
Kayıt tarihi : 30/01/09

Başka kimse yok mu... Empty
MesajKonu: Başka kimse yok mu...   Başka kimse yok mu... EmptyPaz Ekim 25, 2009 11:37 pm

Başka kimse yok mu
Yasemin Çongar - 23.10.2009

Share/Save/Bookmark Arkadaşına gönder Yazdır Yazı boyutunu küçült Yazı boyutunu büyült

Mehmet Altan, 20 ekim tarihli Star’daki başmakalesinde memleketin hali pür melalini mükemmel özetlemişti:

“Maalesef iki ayrı kamuoyu var. Türk kamuoyu... Kürt kamuoyu... Her iki tarafın da olaylara yaklaşımını, kullandığı mantığı, kavramları ve sıfatları çok iyi bilen birisi olarak, aradaki farkın ne yazık ki pek öyle küçümencik olmadığını da söyleyebilirim. Üstelik barışı, bu aradaki ‘farktan’ bir toplumsal ‘sağduyu’ çıkardığımız kadar çözebileceğiz.”

Silahlarını geride bırakarak Kandil’den inerken “Barış için bir umut var. Bu dönüş sürebilir” mesajı veren PKK’lılara gösterilen tepkiler, gerçekten de Türk ve Kürt kamuoylarının birbirinden büyük ölçüde ayrıştığını bir kez daha ortaya koydu.

Bir bakıma, Türkiye Cumhuriyeti’nin yıllardır, ifadenin kısıtlanmasından güvenlik kuvvetlerinin şiddetine kadar birçok suç, birçok günah için gerekçe yaptığı “Bizi bölmek istiyorlar” tezinin hayata geçtiğini söyleyebiliriz.

“Türkiye’nin toprakları bölünmesin” derken, Türkiye’nin aklının, vicdanının bölünmesine engel olamamış bir devlet var karşımızda ve bu bölünme, hiç kuşkunuz olmasın, PKK’nın “ayrılıkçı” bir söylemle şiddet kullanmaya başladığı 1984’ten çok daha gerilere gidiyor.

Bu ülkenin Anayasa’sına, yasalarına ve uygulamalarına sinmiş olan “makbul vatandaş” anlayışı Cumhuriyet’le yaşıttır ve 86 yılın en başarılı bölücülük eylemi de, bu anlayıştan neşet eden ve “Türk, Sünni ve Kemalist” olmayan herkese “ikinci sınıf vatandaş” olduğu hissini veren devlet politikalarının bütünüdür...

Mehmet Altan’ın tarif ettiği sonuç, işte bu “bölücü” devlet zihniyeti ve uygulamalarının başarıya ulaştığını gösteriyor. 86 yıllık Cumhuriyet’in ürünü, “Türk ve Kürt kamuoyu” diye ayrılabilen iki ayrı “akıl ve vicdan” grubu olarak karşımızda duruyor.

Erdoğan hükümetinin başlattığı ve “Milli Birlik Projesi” adını vermeyi yeğlediği demokratik açılımın en önemli yanı da bence burada...

Açılım, “milli birliği” sağlamayı, yani 86 yıllık bölünmeyi bitirme iradesini içinde taşıyor. AKP, özünde Cumhuriyet’in “makbul” saymadığı, yıllarca “merkez”den uzak tuttuğu, hayat tarzını, ibadetini, kafa yapısını ve hatta kılık kıyafetini hor gördüğü vatandaşların kurup yönettiği bir siyasi parti olarak, şimdi bir yandan, “merkez”e yerleşme, diğer yandan başka dışlanmışları da “merkez”e çekme ve “makbul” algısını, Cumhuriyet’in bütün vatandaşlarını kapsayacak şekilde genişletme yönünde dev bir açılım başlatmıştır...

Bu açılım, bir yönüyle, Kürt meselesinde demokratik çözüm yolunu açıyor ve barışın sadece elzem değil, mümkün ve “başarılabilir” olduğunu, geniş bir kesime ilk kez bu kadar kuvvetle hissettiriyor.

“Demokratik açılım” aynı zamanda, bu bölünmüşlüğün içinden ortak bir toplumsal sağduyu üretme şansını da topluma sunuyor.

AKP’nin bunu yapabilmesinde, Türkiye’nin bütün bölgelerinden oy alabilen, Kürt seçmeni de temsil etmeye aday bir siyasi örgüt olmasının büyük etkisi var.

Bu iddia ve bu sahiplenme, azımsanabilecek bir şey değil.

Bu iddia ve bu sahiplenme, “Türk” ve “Kürt” kamuoyları arasındaki farkı giderme, iki kesimin ortak bir akıl ve vicdanda buluşmasını, ortak çıkarını barışta görmesini sağlama çabasında hükümetin elini güçlendiriyor.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın Şırnak’ta yaptığı açıklamalar, ortak bir vicdanın mümkün olduğunu bana bir kez daha hatırlattı.

Kandil’den dönen sekiz örgüt mensubundan biri olan, 38 yaşındaki Hamiyet Dinçer’in 19 yıl önce, evlerinin defalarca basılmasına, eşinin işkence görmesine ve baskılara isyan ederek kucağındaki bebeği bırakıp dağa çıkışının hikâyesini iki gün önce bu sütunda yazmıştım.

Arınç, aynı gün Şırnak’ta, Dinçer’in hikâyesinin “kendisini duygulandırdığını” söylüyor, “Türkiye’de artık bunlar yaşanmasın. Herkes çocuğuna kavuşsun. Herkes evinde eşiyle, ailesiyle özgürlük içinde, huzur içinde, birlik, bütünlük içinde olsun” diyordu.

Benzer sözleri dün de Başbakan Erdoğan söyledi; Cemal Süreya’nın dizesiyle “Sizin hiç babanız öldü mü” diye sordu ve sormayı sürdürdü.

Erdoğan’ın soruları, bugün memleketin “Türk” yarısında kalan ve o yarıdan öteyi görmemekte, işitmemekte, anlamamakta, temsil etme iddiası taşımamakta kararlı davranan muhalefetin de kendisine sorması gereken sorular:

“Dağdan inişi eleştirmek ne kadar doğrudur? Eli silahlı insanların dağda dolaşması, ülke için, millet için, anne babalarımız için daha iyi bir durum mudur?”

Hayır, bin kere hayır.

Erdoğan’ın dediği gibi, “bu tabloyu daha fazla sürdüremeyiz, sürdürmemeliyiz.” Ve bu basit sorulara bu dolaysız cevabı verenler, “Türk” yarımızda da, “Kürt” yarımızda da var bizim.

Böyle olduğu için de, bugün barış her şeye rağmen “başarılabilir” görünüyor.

Ama 86 yılın böldüğü bu toplumun içindeki farklardan, Mehmet Altan’ın deyişiyle, toplumsal bir sağduyu çıkarabilmek, biraz da, “Türk” yarımızda Erdoğan ve Arınç’ın, “Kürt” yarımızda Ahmet Türk’ün son açıklamalarına hâkim olan aklıselim, iyi niyet ve cesaretin başka liderlerde de tezahür etmesine bağlı.

CHP lideri ****** ile MHP lideri Bahçeli, tarihin önlerine koyduğu bu büyük fırsatı anlamamakta diretiyor; 86 yıllık bölünmüşlüğü bitirmek için hizmette bulunma fırsatını tepiyorlar.

****** ve Bahçeli, bu tutumlarından ötürü, bu memleketin giderek daha dar bir kesiminin teveccühü ile yetinmek zorunda kalacak ve tarih sahnesinden silinecekler.

Bunu çok iyi biliyorum.

Bilmediğim, CHP ile MHP’nin içinde, tabanında ve çevresinde, barış ve birlik fırsatını değerlendirip buna hizmet edecek iyi niyetli, sağduyulu ve cesur birilerinin çıkıp çıkmayacağı.

Başka kimse yok mu...

Bunu gerçekten çok merak ediyorum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Başka kimse yok mu...
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Dialogname :: Kültür, Edebiyat, Yasam :: Özgür Tartisma-
Buraya geçin: